Personele Verilen Temettü İkramiyelerinin Gider Kaydedilmesi ve Vergilendirilmesi
Dr. Hasan Yalçın, E. Hesap Uzmanı, YMM
Uygulamada çok karşılaşılan ücret ödeme şekillerinden biri de personele yıl sonlarında ortaya çıkan kar üzerinden belli nispetlerde ikramiye verilmesidir. Söz konusu bu ödeme genel olarak “Temettü İkramiyesi” olarak adlandırılmaktadır ki biz de takip eden açıklamalarda bu kavramı kullanacağız. Personele verilen temettü ikramiyesinin ödenmesi yönetim kurulunun teklifi ve genel kurulun onayı ile gerçekleşmektedir. Anılan temettü ikramiyelerinin ücret gideri olarak değerlendirilip kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılacağı yönünde herhangi bir tartışma yoktur.
Ancak personele verilen temettü ikramiyelerinin hangi dönemin gideri olarak dikkate alınacağı, bu ödeme nedeni ile ne zaman gelir vergisi tevkifatı yapılacağı ve bu ikramiyeyi elde eden yönünden vergilendirmenin nasıl yapılacağı konusu önem arzetmektedir.
Temettü İkramiyesinin Gider Yazılacağı Dönemin Tespiti Ve Gelir Vergisi Kesintisi Uygulamada gerek Danıştay kararlarında gerek Maliye Bakanlığı’nın olay bazında verdiği özelgelerde ve 1 seri nolu Kurumlar Vergisi Genl Tebliğindeki açıklamalarında, gerekse yazılı olarak ortaya çıkan görüşlerin tamamında temettü ikramiyesinin hangi yılın karından ayrılıyorsa o yılın gideri olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde görüş birliği oluşmuştur.
Maliye Bakanlığı yayımlamış olduğu 1 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğ’nde ‘’kurum personeline ödenen temettü ikramiyeleri Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesine göre ücret sayıldığından bu ödemeler kurum kazancının tespitinde ücret gideri olarak dikkate alınmaya devam edilecektir. Söz konusu temettü ikramiyelerinin bilanço günü itibarıyla ödenecek toplam tutarı kesinleştiğinden, çalışanlara o yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar ödenecek temettü ikramiyeleri, ilgili olduğu yılın kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Aynı husus çalışanlara ödenen performans değerlemelerine bağlı olarak verilecek prim ve ikramiyeler için de geçerlidir. Diğer taraftan, ücret niteliğindeki bu ödemelerin nakden veya hesaben yapıldığı dönemde vergi kesintisine tabi tutulması gerekeceği tabiidir.’’açıklamalarına yer verilmiştir. Ayrıca söz konusu tebliğin yayımlanmasından önce de Maliye Bakanlığı olay bazında verdiği özelgelerde bu temettü ikramiyelerinin ayrıldıkları yılın kârından indirim konusu yapılabilmelerini nakden veya hesaben ödeme şartına bağlamıştır.
Söz konusu özelgelerden 25.11.1987 tarihli olanının özeti aşağıdaki gibidir: “Ticari kazancın belirlenmesinde her yılın gider ve gelirlerinin o yıl hesapları içerisinde yer alması esastır.
Öte yandan, kurumların hesap dönemi sonunda tahakkuk eden safi kazançlarından muhtelif nispetler dahilinde, memur ve müstahdemlerine temettü ikramiyesi olarak veya aynı mahiyette olup başka bir nam altında tevzi edilen meblağlar, Gelir Vergisi Kanunu’nun değişik 61. maddesinde ücret olarak sayılmış bulunmaktadır. Bu nedenle söz konusu ikramiyelerin kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği sürenin (Nisan ayı) sonuna kadar şirket yetkili organının dağıtım kararı uyarınca, nakden veya hesaben ödenmesi halinde, ödenen bu ücretlerin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 1 numaralı bendi hükmü uyarınca hangi yılın kazancından ayrılmış ise o yıla ait kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak hasılattan indirilmesi mümkündür.”[1]
Dikkat edileceği üzere Maliye Bakanlığı söz konusu temettü ikramiyelerinin gider yazılmasını beyanname verme süresine kadar nakden veya hesaben ödenmesi şartına bağlamıştır. Bu noktada nakden ödemeden kasıt açıktır. Hesaben ödeme kavramı da GVK’nın 96’ıncı maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre hesaben ödeme deyimi vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.
Hesaben ödemenin mevcudiyeti için karşı tarafı alacaklı duruma getiren kayıtların yapılması gerekmektedir. Bahis konusu temettü ikramiyelerinin personeli alacaklı duruma getirecek şekilde muhasebe kayıtlarına intikali esnasında hesaben ödemenin yapıldığı kabul edilir. Ancak personeli alacaklı duruma getirmeksizin yapılan gider kayıtları ile hesaben ödemenin gerçekleşmiş sayılmayacağı açıktır ki, bu noktada da Maliye Bakanlığı tarafından anılan temettü ikramiyelerinin gider yazılması için aranan şart gerçekleşmemiş olacak ve yazılan gider kanunen kabul edilmeyen gider niteliğine dönüşecektir.
Ayırca yine Maliye Bakanlığı tarafından 2008 yılında verilen özelgede ‘’ kurum kazancı ticari kazanç niteliği taşıdığından ve ticari kazanç gibi tespit edildiğinden elde etme yönünden tahakkuk esasının geçerli olması nedeniyle, personelin 2006 yılı performansına göre belirlenecek ve 2007 yılında nakden ödemesi yapılacak olan ve 31.12.2006 tarihi itibariyle ödenecek prim tutarının tespit edilememesi nedeniyle, bu tarihte prim ödemesini temsilen tamamen tahmini bir tutar üzerinden ayrılacak gider karşılığının, Gelir Vergisi Kanununun 61.maddesine göre ücret olarak değerlendirilerek, 2006 yılı kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür. Öte yandan, 31.12.2006 tarihi itibariyle personelinize ödenecek prim tutarı olarak ayrılan gider karşılığı, Gelir Vergisi Kanunu’nun 96. maddesinde bahsedilen hesaben ödeme deyiminin, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemi ifade etmesi nedeniyle, kurumunuzu istihkak sahiplerine karşı borçlu gösteren bir kayıt olarak değerlendirilecek olup, ayrılan karşılık tutarı üzerinden, 2006 yılı sonunda, Gelir Vergisi Kanunu’nun 103. ve 104. maddelerine göre, şirketinizce gelir vergisi kesintisi yapılması gerekir.’’[2]
Dikkat edileceği üzere bu özelgede Maliye Bakanlığı karşılık ayrılmak suretiyle söz konusu ödemelerin gider yazılabileceğini ve karşılık ayırma işleminin de hesaben ödeme kavramına girdiği için gelir vergisi kesintisi yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Sonuç olarak temettü ikramiyeleri hangi yıl kazancından ayrılıyorsa o yılın kazancından indirim konusu yapılması gerekmektedir. Maliye Bakanlığı bu ikramiyelerin vermiş olduğu özelgede karşılık ayrılarakta gider yazılabileceğini ve bu karşılık ayırmanın hesaben ödeme sayılarak üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Daha öncede belirttiğimiz üzere temettü ödemesi yönetim kurulunun önerisi ve genel kurulun kabulü şeklinde olmaktadır.Türk Ticaret Kanunu’nun 409’uncu maddesi gereğince genel kurulun olağan olarak hesap döneminin bitimini takip eden üç ay içinde ve yılda en az bir defa toplanması gerekmektedir. Kurumlar Vergisi beyannamesi ise hesap bitimini takip eden dördüncü ayın içinde verilmesi gerekmektedir.
Bu açıdan beyanname vermeden önce anılan giderin yapılıp yapılmayacağı kesinleşmiş olacaktır. Yönetim kurulu yılın kapanmasından sonra söz konusu yıl için personele verilmesi düşünülen temettü ikramiyesinin brüt tutarını belirleyerek bu tutarın genel kurula sunulmasını karar altına almalı, kararda temettü ikramiyesinin ilgili olduğu yıl (hangi yıldan ayrılacağı) zikredilmelidir.[3] Temettü ikramiyesi nedeniyle karşılık ayrılabilir. Maliye Bakanlığı bu karşılık ayırmayı hesaben ödeme olarak kabul ettiği için ‘beyanname verme süresince nakden ve hesaben ödeme şartı yerine gelmiş olacak ve söz konusu ödemeler gider olarak dikkate alınacaktır.
Şayet karşılık ayrılmamışsa yönetim kurulu, genel kuruldan sonra süratle bu dağıtım işini yapmalı ve ilgili personeli yapılacak muhasebe kayıtları ile alacaklandırarak en azından hesaben ödemeyi, mümkünse nakden ödemeyi Nisan ayı sonuna kadar gerçekleştirmeli, bu ödeme nedeniyle ortaya çıkan gelir vergisi kesintisini Mayıs ayının 20’sine kadar verilecek muhtasar beyanname ile bildirmelidir. Gelir Vergisi kesintisinin yapılmasında ödemenin yapıldığı yıldaki vergi tarifesinin esas alınması işin doğası gereğidir ki, Danıştay tarafından verilen kararlarda bu yöndedir. Şayet bu temettü ikramiyesi için karşılık ayrılmamışsa bu tutar beyanname üzerinden indirim konusu yapılacaktır.
[1] ( )Maliye Bakanlığı’nın 25.11.1987 Tarin ve KVK/22113-1166 sayılı özelgesi (MAÇ, Kurumlar Vergisi s.325)
[2] ’’ Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.4.GİB.0.34.11/KVK-67404 2007 sayılı Özelgesi
[3] MAÇ, a.g.e.s.326.