Dış Kaynak Kesinlikle Lazım...
Prof. Dr. Emre Alkin
Hafta sonu yaşanan sokağa çıkma yasağının bundan sonra bir süre her hafta sonu yaşanabileceğine dair bilgiler dün akşam bizzat Cumhurbaşkanı tarafından teyit edildi. Aslında bu olumlu bir gelişme. En azından vatandaşlar buna göre önlemini alır ve geçen cuma akşamı yaşadığımız görüntüler tekrarlanmaz.
Kredi Hacmini büyüterek mücadele etmeye çalıştığımız Korona sürecinde en dikkatimi çeken nokta şu oldu: Kamu Bankaları doğal olarak kredi genişleme hızında başı çekiyorlar. Ancak yabancı bankalar, Türk Sermayeli Bankalara göre at başı önde gidiyor. Bu durumun sermaye yeterliliği ile ilgili mi yoksa bankacılık tarzı ile ilgili mi olup olmadığını incelemek gerekiyor. Belki ikisi birden etkili oluyor. Türk Sermayeli Bankalar 2018 yılındaki kur atağından beri yabancı bankaların bir adım gerisinde kalıyor desem yanlış olmaz.
Ekonomik Aktiviteye bir göz atarsak: Açılan/Kapanan Şirket İstatistiklerine baktığımızda karşımıza şu görüntü çıkıyor. 2008-2009 Krizinden sonra 2012 yılına kadar yıllık bazda kapanan şirket oranının açılan şirket oranında yüksek seyrettiği, 2016 Temmuz’daki hain saldırıya kadar da açılan şirketlerin bir yıldan diğerine artış oranının kapanan şirketlere göre oldukça yüksek seyrettiği gözüküyor. Yani 2012-2016 yılları arasında ekonomik aktivite kabul edilebilir standartlardaymış. Ancak 2013 yılından itibaren açılan şirket oranında belirgin bir düşüş var. Onu da belirtmem gerekiyor.
"Daha fazla kaynak daha fazla destek demek..."
Hepimizi üzen ve öfkelendiren 2016 Temmuz’undaki hain darbe girişiminden sonra 1 yıl boyunca açılan/kapanan şirket oranları at başı gitmiş. Ancak açılan şirket oranının kapanan şirket oranını geçmesi 2017’nin sonunda gerçekleşmiş. Bir sonraki yıl yaşanan kur şokuna rağmen ekonomik aktivite başını suyun üzerinde tutmayı başarmış gözüküyor. Devletin ve Kamu Bankalarının verdiği desteğin önemi büyük elbette. Ancak 2019 yılının başından itibaren kapanan şirket artış oranının açılan şirketlerden fazla olduğu gözüküyor. Bu yıl trendin de böyle devam edeceğini anlıyoruz. Bu sebeple firmaların ayakta kalması için ne gerekiyorsa yapılmalı. Firmalar ayakta kalırsa istihdam da ayakta kalacaktır diye düşünüyorum.
Şu ana kadar Türkiye’nin açıkladığı destek paketinin büyüklüğü GSMH’nin % 2’si ya da % 3 civarında. Başka ülkelerde bu desteklerin milli gelirin % 15’inden fazlaya ulaştığı görülüyor. TCMB’nin emisyonu artırarak mücadeleye destek verdiğini daha önceki yazılarımda belirtmiştim.
Ancak Türkiye’ye en az 20 Milyar Dolar civarında bir dış kaynağın gelmesi içinde bulunduğumuz şartları hafifletecektir diye düşünüyorum.